menü

  • Ana Sayfa
  • Batuşka'nın Hikayesi
  • Müzikli Oyun Grubu
  • Oyun
  • Ruh&Zihin
  • Doğa
  • Ben&Ailem
  • Annelikte Keşkelerim
  • Sağlık
  • Sizin Notunuz
  • Şarkı Köşesi

    20 Nisan 2015 Pazartesi

    Çocukla çocuk olmak ve kendimizi özgür bırakmanın çocuklarımızın yaratıcılığı ile ilişkisi



    çocuk olmak
    Farkına varmışsınızdır, bebekler müziğin ritmini duyar duymaz kıpırdanmaya başlarlar. Dans ve ritim ruhumuzda var. Dans etmenin bedenimize faydaları, zihnimizde yarattığı etkiler, ruhumuzu yüceltmesi...hepsi birbirinden özel.



    Çocuk şarkıları söz konusu olduğunda bir de özel hareketler içeren türleri var.
    Derslerimde de bu bölüme ayrıca özen gösteriyorum. Özellikle, yabancı dilde şarkılara hareketler ile eşlik etmek, o dili öğrenmede tam destek sağlıyor. 


    Müziğin ve müzikli etkinliklerin çocuğa faydaları anlatmakla bitmiyor. Bazı bazı farklı yazılarda onlara değinirim.
    Şimdi biz ebeveynlerin bu hareketli şarkılardaki tutumuna, taklit konusundaki cesaretimize değinmek istiyorum. Çünkü, bir şeyler oluyor ve bir bebeğin yaptığı o özgürce hareketler büyüdükçe kısıtlanmaya başlıyor. Bugüne kadar, bu konuda öğrendiklerim şöyle: 

    Taklit, dans, abuk sesler

    Bazen anne ve babalar çocukla çocuk olmanın kendilerinin çocukları üzerinde otorite kurmalarına ters bir şey olduğunu düşünüp bu işe hiç girişmiyorlar. Çocuk karşısında tıpkı bir çocuk gibi özgürce hareket etmeyi, dans etmeyi, anlamsız sesler çıkarmayı şaklabanlık olarak nitelendirip, bunları belki ancak gizli kapılar ardında yapıyorlar. 

    Halbuki, bunu bir yapmaya başladığımızda görüyoruz ki, vücudumuz zamanla rahatlayacak, yaratıcılığımız hakkında şaşkınlığa düşecek, bu işten acayip zevk almaya başlayacağız. 

    Şöyle bir gerçek var:
    Eğer biz ebeveynler kendimizi özgür bırakır, etraf ne der diye düşünmeden, içimizdeki çocuğu ortaya koyarsak ve eğlenirsek, yaratıcılığımızın farkına varıyoruz ve bu da, çocuğumuzun yaratıcılığını özgürce kullanmasının yolunu açıyor.

    Yaratıcılık nerede?

    Çocuklarımız bizden dans etmemizi, bir resim yapmamızı veya onun gitarını çalmamızı istediğinde en kaçınmamız gereken cümleler : "ben iyi değilim", "ben hiç yaratıcı değilim ki", "ben beceremem"...
    Hayır! Esas önemli olan şey denemenin gücü! Bunu bilip uygularsak eğer, onlar da uygular. Hatırlayalım, çocuklarımız bizi örnek alarak, bizi gözlemleyerek büyüyorlar. Ve denemektir kaderin yolu. Yoksa, durduğumuz yerde dururuz. Çocuklarımız da en baştan kendilerine engel koymuş olabilirler. 

    Biz yaratıcı olmadığımızı düşünürsek ve bunu dile getirirsek, çocuklar da yaratıcı olunamayacağı gibi bir düşünceye kapılıp bu yönde kayıt atıyorlar zihinlerine. Fakat durum böyle mi? Yaratıcılık hepimizde, hepimizin içinde, herkesin farklı bir alanda, herkesin kendine özel, sınırsız ve hep kullanılmaya hazır... Yaratıcı olmama gibi bir şey söz konusu değil :)

    Şimdi en başa dönersek... ne yapıyoruz : 

    Çocuklarımızla özgürce dans ediyoruz. 
    Onlarla birlikte taklit yapıyoruz, hayvanların yürüyüşlerini, sesleri hiç üşenmeden ve çekinmeden taklit ediyoruz, hareket içeren şarkılarda üşenmeden hareketleri yapıyoruz.

    Biz ruhumuzu özgür bırakmaz isek, çocuklarımız bırakmayı kim bilir ne zaman nasıl öğrenir?  
    Hayat şimdi :)


    Hiç yorum yok :

    Yorum Gönder